“Kendi penceremizden baktığımız dünyanın içine pek girememiÅŸ, bizce de hiç keÅŸfedilmemiÅŸ, keÅŸfedilse gönlün en güzel madalyalarından bir kaçını böğrüne takacağımız kahramanlar var.” diye düşünmüş o akÅŸam Ada. Her zamanki gibi saat geç olduÄŸundan(akÅŸam saat: 9.00) anne paniÄŸiyle yattığı yatağında, uykusuzluktan, ister istemez düşündüğü bir kaç lakırtı içinde geçip giderken bu cümle, bedeninde belli bir iz bırakmış ve tekrar düşünüp hatırlamış…
Derken “Gerçekte kim olur ki bunlar?..” diyen ikinci soru zihninde… Birinin cevabını bulamadan diÄŸer sorunun önüne düşmesi kadar zor birÅŸey olmadığını daha küçük yaÅŸlardan beri bilen Ada, odasının yanmaktan korkan ışığını(yanarsa annenin odayı basıp, “daha uyumadın mı?” ihtarıyla karşılaÅŸmamak için korkan ışık) elinin tek hareketiyle çabucak açıvermiÅŸ… Karanlık ortamdan aydınlık ortama geçen gözler, bünyeyi,şöyle bir silkip kendine getiricek, “anlatılmaz,yaÅŸanır…” bir acıyi hissettirse de, aciliyetten bir kağıt ve kalem aramalıymış… Çünkü anne yan odadaymış… O yaÅŸta karanlıktan korkan bir çocuk anne sevgisini(baskısını) de üstünde hissedince böyle olurmuÅŸ… Kimseye farkettirmeden bulduÄŸu kağıt ve kalemi oracıkta buluÅŸturmuÅŸ ve aklına gelen soruları bir bir yazmış Ada… Yazarken bir daha düşünmüş, yavaÅŸlamış, cevap bulamamış ve tekrardan hızlanmış…
…
Pencereden içeri izinsizce giren güneÅŸ, sabahın varlığını Ada’nın yüzünde hissettirince, çapaklı gözlerini açmış Ada… Daha uykunun deminden çıkamamış bu ufak kızın, kendince ufak elleri, gece uyumadan önce yazdığı o kağıdı, yatağın içinde aramaya baÅŸlamış ve o yaÅŸların deliliÄŸiyle akan delikanı yüzünden yatağın baÅŸ kısmıyla ayak kısmının yer deÄŸiÅŸmesi sonucu bulmakta güçlük çekilen kırışmış kağıdımız, üstün çabalar ve ani hareketlenmeden dolayı uykudan uyanan bir beden sayesinde geç de olsa bulunmuÅŸ… Åžimdi yapılması gerekenler diÅŸlerini fırçalamak, temiz çoraplar giymek, okula hazırlanmak gibi rutin ÅŸeyler…
…
GüneÅŸli bir sabahın, beslenme çantalı ve sırtta da vücudun ağırlık merkezini deÄŸiÅŸtiren okul çantasıyla evden ayrılan Ada, cebindeki kırışmış kağıdın içindeki soruları düşünmüş… GörmediÄŸi bir kahramanının olduÄŸunu, bunu da bulması gerektiÄŸini düşünmüş… Kendi yaşıtlarında gördüğü(özellikle kız arkadaÅŸlarında) bir ünlüye sevgi besleme hatta onların tabiriyle “aşık olma, bitme, defter-kitap kapağına konuk olma vb.” durumlardan bugüne kadar uzak yaÅŸamış Ada, cebindeki sorunun cevabı olan kahramanla tanıştığında da bu tip reaksiyonlar gösterirmiymiÅŸ?.. Öyle hissetmesi ve öyle yaÅŸaması mı gerekirmiÅŸ?.. MiÅŸ miÅŸ… Ada’nın kafası karışmış ve arnavut kaldırımlar arasından seke seke yol alan bünyesi bir kenara çekilip soÄŸuk bir kaldırımın(annesinin oturmaması gerektiÄŸini söylediÄŸi kaldırımın) üstüne hafiflikten “kuÅŸ misali” konuvermiÅŸ… Bazen cevabını bulamadığınız bir soru, irdelenince baÅŸka sorulara sebep olup eskilerini bile unutturur… Ve iÅŸte ozaman da hayat karışık, kontrolsüz bir hale gelir…
…
İşte tam o anda, yüze çarpan güneÅŸ ışığından dolayı karanlık bir leke ÅŸeklinde gördüğü, ama yürüyüşünde bile farklılık olan bir kiÅŸi önünde durmuÅŸ ve Ona doÄŸru bakmış… Futbolu sevmese, ofsaytın ne demek olduÄŸunu bilmese bile, çizgi film olduÄŸu için izlediÄŸi bir çizgi filmde, “Tsubasa“nın çektiÄŸi o kavisli ÅŸutdan sonra dediÄŸi gibi bir “voavv….” ister istemez çıkıvermiÅŸ aÄŸzından… Ve uzaktan leke gibi görülen ama yakınlaşınca “voavv….” dedirten “Oadam” elini uzatmış ve Ona bakmış…
DEVAM EDİCEK 🙂
hani derler ya yazı yazanın degil icinde kendini bulanındır,kendim gibi hissettim cok saol..
1
Yazan anonim | Tarih 17.11.07
Beğenmene, kelimelerle hislenmene çok sevindim 🙂 Devamı da gelicek, yakındır 😉
2
Yazan Özer Varlık | Tarih 18.11.07
Trajikomik detay...
Güzelim Türkçemizin dil kurallarıyla ilişiğini kesmiş, "selam,merhaba,nasılsın" gibi kelimeleri kurarken "SMS" kalıplarına,kısırlığına kapılarak kendini "slm,mrb,nslsın" şeklinde ifade etmiş, IP adresi'nin kaydını tuttuğum halde sanal alemin verdigi "Beni nereden bulacak? - ki bulunuyorsun merak etme! -" rahatlığından bizim Özer'e küfür,hakaret etme gazına erişmiş, bu gazı bünyede dolandırırken bunu bile adam gibi yapamamış her bireyin yorumları özür dilenerek büyük bir keyifle silinir... Yorumların hepsini yeni bir mektupla buluşmuş gibi keyiflice okurum... Belki de "Trajikomik detay"da ki en olumlu sözüm de bu olmuştur...