EBEY(m)iM

mim
Son zamanlarda bloglara bir “mim” dalga sistemi yayılmaktaymış, bu dalga sistemi öyle birşeymiş ki blog sahipleri çocukluklarında oynadıkları, kimi yerlerde “DON” , hatta birazcıkta ingilizce tabir katalım çok seviyoruz ya her yere ingilizce kelimeler katmayı, “THE DON” diyelim, işte aynı “THE DON” oyunundaki gibi 😀 kendinize yakın bulduğunuz ya da çokca takip ettiğiniz blog arkadaşlarınızı “EBELEYEN” bir yazı yazıyorsunuz… Kendisi artık “mim” olan arkadaşta “THE DON” oyunundaki gibi “DON” diyip kurtulamıyor bu muzur eğlenceden 😉 “Mim” dalgasına konu olan yazıya paralel kendi yazısını yazıyor ve topu başkasına atıyor… Aslında bir bakıma güzel bir o kadar sevimli bir durum, belki de çok yakınınızdaki insanları biraz daha tanıyabilmenizi sağlıyacak güzel bir oluşum diyebilirim, tabi bu kısım işin teorik kısmı 🙂

Şimdi gelelim son dalga sistemini açıklamaya,  Autocad günlüğü tarafından “sandik teknolojiniz” konulu “mim” dalgası ve bugunki “mim” konumuz… O zamanlar beğenip aldığınız şimdi işe yaramayan teknolojik ne gibi aletleriniz var, onlar merak edilmiş. E tabi şimdi, bu dalga meksika dalgası şeklinde ilerlerken birilerine de bulaşarak ilerlemeli ve bu uğurda benide önceden “mimlenmiş” olan başka bir “eski mimci mimlemelemeli“-cümle biraz tuhaf oldu ama çıkarsınız bu basit denklemin içinden- yani sonuç olarak  “beni mimleyenin plakasını aldım 😀 “, o bir “34” numara ve kendisi çokta sevdiğim bir adam, bizim “özgo” , beni “mimlemiş” olmasından ötürü “mim” konusu olmuş konuya bende değineyim… Tabi topu sonra başkasına da göndericem 😉

“O zamanlar beğenip aldığım şimdi ise işe yaramayan teknolojik aletleri” dillendirelim…

  1. O zamanlar geliştiğine inandığım ve çokca para biriktirerek aldığım en önemli alet japon malı bir ateri. Yardakçıları da ateri kasetleri( Bilgisayar yerine geçer diye umut ettim ama nerde… 🙂 )
  2. Teknolojik gözüyle ailecek baktığımız başka bir “teknoloji” ise, mutfak robotuydu… Kendisi de bir ev kadar büyük olan bu mutfak robotu hiç ama hiç mutfağımızda kullanılmadı, temizlenmesi zor oldu, bıçakları keskindi ve bizde çocuktuk vs…
  3. Çok amaçlı fener, radyo olurdu, yetmedi masada süs şeklinde durmaya çalışırdı gariban, tabi çin yapımıydı ve ömrü de herzamankinden azdı çok normal…
  4. 16mb harddiskli(yanlış değil), sadece internete giren, işin internet kısmında da geçici belleğinin azlığı nedeniyle kendince kitlenen ve “herkesin bilgisayarı olsun!” kampanyasına dail bir bilgisayar, adı “FUNKEY” bilen bilir… E son hali çok teknolojik ama, bir güzel yenilettim ve aynı kasayla yola devam etmekteyim, tabi 16mb’lık harddiskte hala mevcut, adamlar mühürlemişler “socket” girişine maşallah 😀

Ee biz anlattık, yeri geldi “mimlendik”, yeri geldi konudan bahsettik, şimdi yeri gelense topu başkasına atmak, bu konuda “Serkanca” abime pası orta şeklinde atıyorum ve topu iyi şekilde kontrol etmesini bekliyorum 🙂


Yorumsuz kalmış! Sayenizde...



Trajikomik detay...
Güzelim Türkçemizin dil kurallarıyla ilişiğini kesmiş, "selam,merhaba,nasılsın" gibi kelimeleri kurarken "SMS" kalıplarına,kısırlığına kapılarak kendini "slm,mrb,nslsın" şeklinde ifade etmiş, IP adresi'nin kaydını tuttuğum halde sanal alemin verdigi "Beni nereden bulacak? - ki bulunuyorsun merak etme! -" rahatlığından bizim Özer'e küfür,hakaret etme gazına erişmiş, bu gazı bünyede dolandırırken bunu bile adam gibi yapamamış her bireyin yorumları özür dilenerek büyük bir keyifle silinir... Yorumların hepsini yeni bir mektupla buluşmuş gibi keyiflice okurum... Belki de "Trajikomik detay"da ki en olumlu sözüm de bu olmuştur...

*

*