Ben çocukken daha çok gülerdim, çünkü…

bencocukkendahacok
Ben çocukken daha çok gülerdim, çünkü o zamanlar enflasyon yoktu. Enflasyonu anlatan yeÅŸil dinazor görünümlü canavar ÅŸeklini bile görmemiÅŸtik o zamanlar. Varsa yoksa tek yeÅŸil dinazorumuz barney idi ve o da o zamanlar güler, eÄŸlenir, kaykayıyla çoÅŸar, kaçardı. Yıllar geçti, barney’de yaÅŸlandı, bizde.

Ben çocukken daha çok gülerdim, çünkü beni “ce-eee” saçmalığıyla güldürmeye çalışan benim 3 katım büyük adamlar, kadınlar vardı. Bunların içinden bazı adamlar beni havalara fırlatıp, oldukları yerde döndürürken; bazı kadınlar da yanaklarımı sıkıp acıttıktan sonra, yüzümü güldürmek için mahkeme yüzlü hallerini eçiÅŸli büçüşlü ÅŸekillere büründürdüler. Onları öyle görünce aÄŸladım. O zamandan sonra da kadınlarla aramı hiç iyi tutamadım. Bir kiÅŸi dışında. Hayatımı anlamlandıran o kiÅŸiyle tanıştıktan sonra da zaten kadın-erkek ayırt etmeden önce insan olmayı öğrendim, sonra da baÅŸka kadınlardan medet ummadım.

Okumaya devam »



Yazları Kalın Kışları İnce Çorap

yazlarikalinkislariincecorap

Gün aÄŸarınca elime tutuÅŸturduÄŸum ilk ÅŸey, gözlüklerim. Gözlük deyip geçmemek lazım esasında. Gözlük gördüğün kadarının yandaÅŸ bir aracıdır. Göremezsen, gözlüklerden dersin. Görürsen de gözlüklerini deÄŸil, gözlerini översin. Yani sen ne kadar vefasızsan da vefalı olan gözlüktür. Bence adam olmak da böyle bir ÅŸeydir iÅŸte. Adam olmak, ne olursa olsun kemale ermiÅŸ bünyeyi, diÄŸer maÄŸduriyetlere boyun eÄŸdirmeden dik tutmaktır. Buna beden dili de denir aslında, nihayetinde koca Dünya’ya gelip, sattığın tek ÅŸey bedenin ve dilindir. Geri kalanı insanın niÅŸ noktalarına dokunan akupunktur iÄŸneleridir. DoÄŸru yere dokunursan, kimsenin bilmediÄŸi yaÄŸda yumurta formunu bulmuÅŸ olursun, yani ısıtıp yedirdiÄŸin ÅŸey ilkmiÅŸ gibi de gelebilir insanlara, buna beden dili denir, ama gelmeyedebilir.

Okumaya devam »



Ben Küçüktüm Hayat

benkucuktum

Uzun süreli yalnızlıklar sarmıştı içinde bulunduÄŸum ÅŸehri. Yedi kapısından girilen ceddin en giriÅŸimli ÅŸehrinde popülasyon artıkça yalnızlaşıyorduk da. Dışarıda yaÄŸmur yağıyordu ve yaÄŸmurun sokakları fethettiÄŸinden beri, Fatih Sultan Mehmet’in yaptığı fetihin pek bir manidarlığı yoktu insanlar için. Yeni alınan montlar çıkmış her türlü kılık-kıyafette insanın dolandığı, çoÄŸu zaman bu insanlarında insanlıklarının zorlandığı bir yerde karayele yakın bir rüzgar çalmış, yaÄŸmurla beraber her yanım ıslanmıştı.

Kurumak zordu bu şehirde ve ben küçükken kurumak için sobanın yanına sıvışır, annemin gözünün içine muzurca bakar, battaniyeye katık bana sarılmasını severdim. Anneme selamlar olsun ya; ruhu da şad olsun.

Ben küçükken yine muzur gülücüklerimi bakkal Recep amcaya da yapardım. Çok muzurca gülersem o da bana, tabiki “Kinder Sürpriz” yumurta vermese de ve de verdiÄŸi ÅŸey çoÄŸu çocukta sürpriz etkisi yaratmasa da, küçük bir oyuncak araba idi. Bu oyuncak arabalar Recep amcada bolca olduÄŸu için bakkal Recep amcaya aynı zamanda otomobilci Recep amca da derdim.

Okumaya devam »